Türkiye Ekonomisinde Siyasi Gelişmelerin Etkisi: TL'nin Değer Kaybı ve Piyasa Tepkileri

26.03.2025 01:47
Son haftalarda Türkiye'deki siyasi ve hukuki gelişmeler, ekonomide ciddi gerilimler yarattı. TL'nin değer kaybı ve piyasa tepkileri, yatırımcıları endişelendiriyor. Ekonomik göstergeler ve alınan önlemler detaylı bir şekilde incelenecek.

Türkiye Ekonomisinde Siyasi Gelişmelerin Etkisi

Son bir haftadaki siyasi, hukuki gelişmeler ekonomide gerilim yarattı, yaratmaya da devam ediyor. İBB başkanı Sn. Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptali, yüzlerce kişiye gözaltı süreci, soruşturmalar ve tutuklamalar ard arda geldi. Bu gelişmeler, ekonomide ani dalgalanmalara yol açtı. 19 Mart günü Dolar/TL’nin yüzde 12 oranında sıçrama kaydederek 40 TL’nin üzerini görmesi, piyasalarda büyük bir etki yarattı.

TCMB, kur atağını önlemek için 26 milyar dolar rezerv harcamak durumunda kaldı. 18 Mart’ta açıklanan 224,3 milyar dolar tutarındaki kalan vadeye göre Kısa Vadeli Dış Borç stoku, bir gün sonra TL bazında 1 trilyon TL’ye yakın arttı. Bu durum, piyasalarda belirsizlik ve güvensizlik yarattı.

Ekonomideki Ani Değişimler

Borsada acil durum önlemi olarak devre kesiciler devreye girdi. Endeksin gerilemesini engellemeye çalışsa da yerli ve yabancı satışlar devam etti. BIST100, 19 Mart’ta yüzde 9 düştü ve haftayı yüzde 16 düşüşle kapattı. Banka hisselerinde yüzde 26’lık kayıp, 2000 krizini hatırlattı. Hazine’nin toplam döviz cinsi borç stoku 5,424 milyar TL ve 18 Mart dolar/TL kuru ile yaklaşık 148 milyar dolardı.

Bir gün sonra bu stok yaklaşık 18 milyar dolar arttı. TL mevduat ve para piyasası fonlarından çıkan yaklaşık 50 milyar dolar dövize ve döviz fonlarına geçiş yaptı. Yabancı para mevduat hacmi yükselmeye başladı. Bu durum, piyasalardaki belirsizliğin artmasına neden oldu.

TCMB'nin Önlemleri ve Piyasa Tepkileri

TCMB, hem piyasaya döviz sürerek kur yükselişini durdurmaya çalıştı hem de TL likiditesini azaltıp döviz talebinin önüne geçmek için bazı adımlar attı. Bu adımlar arasında likidite senedi ihracı ve örtülü faiz artışı yer aldı. Borçlanma faizinin yüzde 44’ten yüzde 46’ya yükseltilmesi, 56 günlük depo ihaleleri ve TL uzlaşmalı vadeli döviz satışlarını başlatma kararı alındı.

Diğer yandan SPK’dan da düzenlemeler geldi. Açığa satışın yasaklanması ve pay senedi alımının kolaylaşması gibi önlemler, piyasalardaki belirsizliği azaltmak amacıyla hayata geçirildi. Ancak, bu önlemlerin etkisi sınırlı kaldı ve TL’ye olan talep düşük düzeyde kalmaya devam etti.

Enflasyon ve Ekonomik Göstergeler

Ekonomide yaşanan irtifa kaybı, makro ekonomik göstergeleri olumsuz etkiledi. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 30’a dayandı. Ekonomi, geçen yılın iki çeyreğinde küçüldü. Cari fazla verince küçülen cari açık ile büyüyen bir ekonomiyiz. Mali disiplin risk altında kalmaya devam ediyor.

Ücretler enflasyon karşısında eriyor ve ücretli, emekli yoksullaşma sürecine girdi. Fiyat istikrarının sağlanması, finansal istikrarın emniyet supabı olarak görülüyor. Ancak, hukuka güven ve adalet algısı da bu süreçte kritik bir rol oynuyor.

Gelecek Beklentileri ve Riskler

Son günlerde yaşanan ekonomik gelişmeler, yatırımcıların risk iştahını etkiledi. Carry-tradeciler yeniden giriş yapabilirler mi? Risk iştahı daha yüksek olanlar tekrar gelebilir. Ancak, yerli yatırımcının pozisyonu büyük önem kazanıyor. TL’de değer kaybı ortaya çıkarken, dövize yöneliş ve yerli yatırımcıda risk iştahı azalışı, yabancı yatırımcıların kararlarını etkileyen önemli faktörler arasında yer alıyor.

Sonuç olarak, ekonomik belirsizlikler ve siyasi gelişmeler, Türkiye ekonomisinde ciddi sorunlara yol açıyor. Ekonomik göstergelerin iyileşmesi için gerekli adımların atılması gerekiyor. Ancak, bu süreçte hukuka güven ve adalet algısının sağlanması da büyük önem taşıyor.

Bize Ulaşın